NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
إِبْرَاهِيمُ
بْنُ مُوسَى
حَدَّثَنَا
عِيسَى
حَدَّثَنَا
عُثْمَانُ
يَعْنِي
ابْنَ
حَكِيمٍ
قَالَ
سَأَلْتُ
سَعِيدَ بْنَ
جُبَيْرٍ
عَنْ صِيَامِ
رَجَبٍ فَقَالَ
أَخْبَرَنِي
ابْنُ
عَبَّاسٍ
أَنَّ
رَسُولَ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
كَانَ يَصُومُ
حَتَّى
نَقُولَ لَا
يُفْطِرُ
وَيُفْطِرُ
حَتَّى
نَقُولَ لَا
يَصُومُ
Osman Ebu Hakîm'den,
demiştir ki: Said bin Cübeyr'e Receb ayının orucunu sordum. (Cevaben) dedi ki: Ibn
Abbas (r.a.) bana şöyle haber verdi; "Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) (bazan) oruç tutardı, o kadar ki biz "(artık) iftar
etmeyecek" derdik. Bazende oruç tutmazdı da biz (artık) oruç tutmayacak
derdik.
Diğer tahric: Buharî,
savm; Müslim, siyam; İbn Mâce, siyam; Nesaî, siyam; Ahmed b. Hanbel, I, 227,
231, 241, 301, 321, 326; III, 104r 179, 230; Darimî, savm 33.
AÇIKLAMA:
Hadîs-i şeriften
anlaşıldığına göre Nebi (s.a.v.) nafile oruç tutmaya başladığı zaman epey devam
eder ve ashab’dan bazıları "galiba Rasulullah hiç ara vermeden devamlı
oruç tutacak' 'derlermiş. Efendimiz bir de orucu kesti mi, uzun müddet tutmaz
ve ashab onun, bir daha oruç tutmayacağını zannederlermiş. Yani Hz.
Pey-gamber'in oruçlu günleri de, oruç tutmadığı günleri de uzun zaman devam
edermiş.
Metinden anlaşıldığına
göre İbn Cübeyr Hz. Nebi’in bu orucunu, receb ayının orucu konusundaki bir
soruya cevap olarak nakletmiştir. Bundan Hz. Peygamber'in Receb ayındaki orucu
böyleymiş gibi bir sonuca varılmaktadır. Hadisin Müslim'deki bir rivayetinde
îbn Hakîm'in İbn Cübeyr'e sorusunu Receb ayında sorduğu da ifade edilmektedir.
Buhârî'nin Hz. Aişe'den
yaptığı rivâyet de ise, nafile oruca başladığı zaman buna uzun müddet devam
edişi sonra da uzun müddet oruç tutmayışı onun devamlı halidir. Yani receb
ayına mahsus değildir. Müslim'in bir rivayetinde de hiç receb anılmadan,
"Hz. Peygamber (s.a.v.) ramazandan başka hiçbir zaman bir ayı baştan sona
oruçlu geçirmedi. Oruç tuttuğu zaman öyle tutardı ki bir kimse, hayır vallahi
bir daha orucu bırakmayacak derdi, orucu bıraktığında da öyle bir bırakırdı ki,
bir insan hayır vallahi bir daha oruç tutmayacak derdi." Buhârî'deki bir
rivâyetde aynen böyledir.
Bu rivayetlerden
anlaşıldığına göre İbn Cübeyr'in kendisine receb ayının orucunu soran şahs'a
İbn Abbas'dan duyduğu bu haberi nakletmesi receb ayı ile başka aylarda tutulan
nafile oruçlar arasında fark olmadığına işaret içindir.
Sünen-i İbn Mâce'de,
İbn Abbas (r.a.)'dan Peygamber (s.a.v.)’in receb orucunu nehyettiğini ifâde
eden bir rivayet vardır. Ancak o hadis'in ravileri arasındaki Davud b. Atâ
tenkid edilmektedir. Bu yüzden, işaret edilen hadis, zayıf kabul edilmektedir,
İbn Mâce'deki bu hadisin sahih olması halinde, nehy başka zamanda değil de
sadece receb ayında oruç tutmaya hamledir.
Ahmed'b. Hanbel
"Sadece receb ayım baştan sona oruçla geçirmek mekruhtur. Ama bayram ve
teşrik günleri dışında senenin tamamını oruçla geçiren kimsenin recepte oruç
tutmasında beis yoktur. Sadece recep ayını oruçla geçirmek isteyenler ramazana
benzememesi için bir kaç gün tutmazlar” der.
Receb ayında tutulan
oruçlar ve edilen ibadetlerin fazileti konusunda hadis kitaplarında bazı
rivayetlere rastlanmaktadır. el-Menhel sahibi bunların bir kısmının bâtıl
(geçersiz boş), bir kısmının da zayıf olduklarını söyler ve misal olmak Üzere
bir çok hadis nakleder. Bunlardan ikisi şöyledir:
1. Taberanî Said b. Ebi
Raşid'den Hz. Nebi'in şöyle buyurduğunu nakleder: "Receb ayında bir gün
oruç tutan, sanki tüm sene oruç tutmuş gibidir.
Bu ayda bir hafta oruç
tutana cehennemin kapıları kapanır, sekiz gün oruç tutan için de cennetin sekiz
kapısı açılır. On gün oruç tutan, Allah*tan neyi isterse, Allah ona verir. On
beş gün oruç tutana da sema’dan birisi, geçmiş günahların bağışlandı, amele
yeniden başla diye seslenir. Buna ilave edene de Allah ilave eder."
Bu hadis batıldır.
Hafız İbn Hacer, "Bu sözlerin uydurma olduğunda hiç şüphe yok" der.
2. Beyhaki’nin Enes
(r.a.)'den rivayet ettiğine göre Nebi (s.a.v.), şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz
cennette receb adında bir nehir vardır, onun suyu sütten çok daba beyaz ve
baldan daha tatlıdır. Recebte bir gün oruç tutana Allah bu sudan içirir." Bu
hadis de zayıftır.
İbnü's-Sübkî, Muhammed
b. Mansur es-Sam'anî'nin "Receb ayının orucunun müstehap olduğu konusunda
sabit bir sünnet yoktur bu konuda rivayet edilen tüm hadisler zayıftır"
dediğini nakleder.
Müstehab: Sünnet'in bir
türüdür, Nebi s.a.v.'in yaptığı ibadetlerdir, yapılmaması günah icab etmez.
Yapılması ise yüksek dereceli hayır kazandırır. Yani İbn Subki Receb ayında
oruç tutmanın sünnet olduğunu bildiren hadisler zayıftır diyor.
İbn Hacer eserinde
şöyle der: "Receb’in fazileti, tamamının orucu, onda bazı günlerin orucu
ve muayyen bir gece’nin namazı, konusunda delil olmaya elverişli hiçbir hadis
vârid değildir."
Nevevî de üzerinde
durduğumuz hadisi şerhederken şunları söylemektedir: "Zahir olan şu ki
Said b. Cübeyr'in bu istidlalden maksadı receb’in Oruc’u konusunda ne bir
teşvikin, ne de bir nehyin olmadığına işarettir. Aksine recep orucunun hükmü,
diğer aylardaki orucun hükmü gibidir. Özel olarak receb ayının orucu konusunda
ne teşvik ne de sakındırma mahiyetinde bir hadis mevcut değildir. Ama orucun
aslı menduptur. Sünen-i Ebû Dâvud'da Hz. Peygamber'in haram aylarda oruç
tutmayı teşvik eden bir hadîsi vardır. Receb ayı da haram
aylardandır."
Receb ayında oruç
tutmayı teşvik mâhiyetinde sahih bir hadis bulunmayıp bu konudaki rivayetlerin
batıl olduğu konusunda bir çok eserler, risaleler yazılmıştır. Fakat bunlar
içerisinde en güzeli yukarıda naklettiğimiz Nevevî'nin sözleridir. Yeni bir
ibadet ihdas etmemek ve Hz. Nebi'in yasağı bulunmaması kaydıyla, Allah rızası,
için tutulan orucun zararı olmaz, sevabı olur.